Ayşa Lama: “Renksiz hayatımıza gök kuşağı gibi geldi aşk…”

 

Ayşa ve Direnç Lama çifti, 22 Haziran 2013’de, Korineum Golf & Beach Resort’te 570 davetlinin katıldığı muhteşem bir düğünle dünya evine girdi. Ayşa Lama ile bu özel güne dair detayları konuştuk.

Bize biraz kendinizden ve eşinizden bahsedebilir misiniz?
Girne Amerikan Üniversitesi İngilizce Hazırlık Okulu’nda öğretim görevlisiyim. Eşim de kendi aile şirketinde direktörlük yapıyor. 2007 yılından beri birlikteyiz… Her şey Mayıs ayının 21’inde eşimin tabiriyle “ilk bakışta aşkla” başladı. Onun bitip tükenmeyen ısrarlarıyla beraber, renksiz hayatlarımıza gökkuşağı gibi geldi aşk… Bir elmanın iki yarısı gibi kusursuz bir şekilde birbirimizi tamamladığımızı düşünüyorum. Belki inanmakta zorlanacaksınız ama eşim daha ilk günden bana “sen benim evleneceğim kadınsın” diyordu. Ne kadar doğru çıktığını ve kalbinin ne kadar temiz olduğunu da ortaya koyuyor bu durum.

Biraz da düğüne hazırlık sürecinizden konuşalım dilerseniz. Neler yaşamıştınız o zamanlarda?
Hazırlık sürecimiz heyecanlı olduğu kadar zorlayıcı bir süreçti de. Ben maalesef biraz fazla mükemmeliyetçiyim. Bu huyum hem bana hem de çevremdekilere sıkıntılı dönemler yaşattı. Farklı olan şeyleri seviyorum, bu yüzden yaptığım her şeyin farklı ve kusursuz olmasını istiyorum. Yani özellikle yıllar sonra fotoğraflarıma bakıp da “tanrım bu düğünü yaparken ne düşünüyordum” acaba dememek için önlemimi peşinen aldım. Özel ve farklı olmak adına bir de komik ve pişmanlık duyacağım seçimler yapmamak için büyük çaba harcadım. Mesela gelinliğimde… Onlarca yer gezmiş ve onlarca gelinlik denemiştim. Ama sanki hiç biri bana göre değildi ve beni ben gibi yansıtmıyorlardı. Bu yüzden tam anlamıyla beni yansıtacak bir gelinlik için uzun süren bir çizim ve kumaş araştırma sürecimiz oldu ve gelinliğim bana özel olarak tasarlandı. Yine aynı durum davetiyemiz ve düğün organizasyonumuzdaki detaylarda da söz konusuydu…

    

Düğününüz için nasıl bir konsept ve süsleme tercih ettiniz?
Kır düğünü ile İngiliz düğününü harmanladık. Yani hem klasik hem de elegant olsun istedik. Bunun için Baştacı Organizasyon direktörü Kadriye Hanım ile uzun çalışmalar yaptık. Nikah alanımızda arka fona kapı şeklinde bir dekor koymayı tasarladık. Bu aynı zamanda yeni hayatımıza girişimizin de bir sembolü olacaktı. Bu bizim peri masalımızdı ve o mekan da bir prens ve prensesten yansımalar olmalıydı. Bunun için ağırlıklı olarak mor rengin hakim olduğu canlı çiçekler ve mumlar kullanmayı tercih ettik. Masa dekorlarında üç farklı “centerpiece” kullanıldı. Biri şemsiyeli diğer ikisi de farklı şamdanlar halindeydi. Her üçünde de çiçekler, mumlar ve aynalar ön plandaydı. Masa örtüleri ile centerpiece’ler aynı kumaştan yapılmıştı. Düğün alanına adım attığım anda tam da rüyalarımdaki düğünün gerçekleşmiş olduğunu gördüm. O atmosferi görünce nefesim kesilmişti ve evet bu muhteşem masalın prensesi bendim…

Düğünlerdeki en nefes kesici anlardan biri de çiftlerin “evet” dediği o andır… Siz nasıl tanımlıyorsunuz o büyülü anı?

Düğün konusunda en çok titizlendiğim nokta nikahın kıyılmasıydı. Nikahtan önce nedimelerim hariç hiç kimsenin beni görmesini istememiştim çünkü o anın herkeste aynı etkiyi bırakmasını istiyordum. Ailem ve eşim bile nasıl bir gelinliğim olacağı ya da gelinlikle nasıl gözükeceğim konusunda fikir sahibi değildi. Abimin kolunda merdivenlerden inerkenki anı ve eşimin beni ilk görüşteki heyecanını asla unutmuyorum. Kimse gözyaşlarını tutamıyordu. Karmaşık duygular içindeydim. Bir yanda abimin kollarında olmanın gururu diğer yandan hayatımın aşkının gözlerindeki aşk ve bir yandan da ailemin mutluluk gözyaşları… Ben de kendimi ağlamamak için zor tutuyordum. “Evet” dediğimiz o anda ellerimizin sımsıkı tutulmuş olması ve yüzümüzdeki o kocaman gülümseme gerçekten paha biçilmezdi. O kadar gerçek ve güzeldi ki resimlerden bile bunu hissedebiliyordunuz. İnsanın hayatında nefesinin kesildiği büyüleyici anlar vardır ya işte onlardan biri de bence nikah anıdır…

Fotoğraf çekimleriniz nasıl geçti, neler hissettiniz?
Fotoğraf çekimleri benim için eğlenceli, eşim için korkutucu ve Hasan Vardar için de hayatının sınavıydı. (Gülüyor) Hasan Vardar bana “başımın tatlı belası” der. İdare edilmesi zor bir kişiliğim… Beni koşarken, zıplarken, şunu da yapalım bunu da yapalım derken kadraja almaya çalıştı Hasan. Gayet de başarılı bir iş çıkardı ve o güzel anları o kadar kusursuz şekilde yakaladı.

Düğün gününüze dair aklınızda kalan ilginç bir anı paylaşır mısınız bizimle?
Sanırım bu yılın en çılgın düğünü bizimkiydi… En gencinden en yaşlısına herkes kahkahalarla hiç durmadan dans etti. Bir ara etrafıma baktım neredeyse 5-6 halka insan bir olmuş dans ediyordu. O koca pist sanki minyatürleşmişti… Gerçekten son derece keyifli bir düğün oldu ve düğünümüze dair hiçbir keşkem yok… Tüm konuklarımız yüzlerinde gülümsemeyle büyük bir memnuniyet içerisinde ayrıldı düğünümüzden. Hayatımın en önemli günlerinden birinde kendimi prenses gibi hissetmiştim ve mutluluktan ayaklarım yere basmıyordu. Aksilikler de oldu tabii ki. Mesela sevgili kocacığım beni düğün alanına götürecek aracın anahtarını da alıp gitmişti. Araçta ben, abim ve nedimeler telefonsuz ve hatta anahtarsız kalmıştık. Bütün misafirler bizi beklerken biz de araçta yardım bekliyorduk. Yaklaşık yarım saat sürdü bu durum. Şu an gülerek anlattığıma bakmayın ama o an küplere binmiştim ve gelin çiçeğimi sevgili eşimin başında paralayabilirdim. (Gülüyor) Tabii ki tüm bu sinirim onun yüzünü görene kadardı… Ona doğru yürürken bana aşkla bakan gözleri her şeyi unutturmuştu bile… Kısacası bu güne kadar yaşadığım en güzel ve en özel gün, düğünümüzdü…

Son olarak diğer gelinlere neler önermek istersiniz?
Her geline tavsiyem o gece bazı şeylerin ters gidebileceğini bilmesi ama bunların önemsiz olduğunu anlamasıdır. Yani ufak tefek aksaklıklar nedeniyle böylesine önemli ve özel bir günü kendinize zehir etmeyin. O gece sizin geceniz ve sadece keyfini çıkarın…
 

Düğün detayları:

Korineum Golf & Beach Resort’te gerçekleşen 570 kişilik yemekli düğün töreni Baştacı Organizasyon tarafından kır & İngiliz düğünü konseptiyle hazırlandı.

Düğün töreninin fotoğrafları ve videosu Hasan Vardar tarafından çekildi. Güzel gelin Ayşa Lama’nın saçı ve makyajı Arzu Çevre tarafından yapıldı, gelinlik ise Figen Bağzıbağlı Haute Couture imzası taşıyor.