Düğün Röportajları

Cemaliye Akınsal “Gerçekten farklı bir düğündü”

Cemaliye Akınsal “Gerçekten farklı bir düğündü”
  • PublishedTemmuz 28, 2016

Cemaliye Akındal Sayı 18 (18)

12 Eylül’de dünya evine giren çiçeği burnunda gelin Cemaliye Akınsal, mutluluğa giden yolunu ve düğün hazırlık sürecini anlattı. “Evet” deme anında yaptığı sürprizle davetlilere ve eşine kısa süreli bir şok yaşatan gelinimiz, evlenmeyi planlayan çiftlerimize düğünlerine ne gibi farklılıklar yapabilecekleriyle ilgili de önemli detaylar paylaştı.

Sizi ve eşinizi tanıyabilir miyiz? Tanışma hikayeniz ne zaman başladı?
Ben Cemaliye Akınsal… 21 Ocak 1991’de Gazimağusa’da doğdum. Eşim Cahit Akınsal ise 27 Mart 1983, Lefkoşa doğumlu. İkimiz de Yakındoğu Hastanesi’nde çalışıyoruz. Tanışmamız ben Ankara’da, üniversitede okurken oldu. Son senemde Facebook’tan tanıştık… Eşim o zamanlar Kıbrıs’taydı. 2013 yılının Ekim ayında nişanlandık. 2014 Eylülü’nde ise evlendik. Birbirimizi bularak tamamladığımıza inanıyorum. Her ikimiz de seneler geçmesine rağmen hala birbirimizin farklı özelliklerini öğrenebiliyoruz. Kısacası ben kocamı çok seviyorum. (Gülüyor)

Düğün hazırlıkları sürecinize ne zaman başladınız? Bu süreçte neler yaşadınız?
Hazırlıklara Nisan- Mayıs gibi başladım. Kıbrıs’taki tüm gelinlik mağazalarına gittiğimi söyleyebilirim. Hatta Güney’deki bir çok yere de baktım ancak Akay Gelinlik’e ait sayfadaki bir gelinliğe deyimi yerindeyse tutuldum. Haziran ayında kayınvalidem ve eltimle beraber İstanbul’a giderek gelinliği denedim ve hayalimdeki gelinlik olduğu için onu aldım. Gelinlik üzerime göre dikildi ve Ağustos ayında da giderek teslim aldım. Sürecin genel olarak güzel ve heyecanlı olduğunu söylemeliyim.

“Mekan için içeri girer girmez ambiyansına vurulduğum Di Figaro’da karar kıldık.”

Mekan,  gelinlik, müzik ve konsept seçimi yaparken nelere dikkat ettiniz? Bu tercihler ya da karar verme aşaması zaman zaman çiftlerimizi zorluyor. Sizin içinde süreç böyle miydi?
Herşeyin farklı olmasını istediğim için çok araştırma yapmıştım. Mekanı seçerken Girne’den Mağusa’ya dek her yere baktık. Fakat Girne’de daha önce hiç bilmediğim ancak içeri girer girmez ambiyansına vurulduğum Di Figaro’da karar kıldık. Eşim de bende içeri girer girmez “işte burası” dedik. (Gülüyor) Mekanla ilgili hiç bilgi almamıştık ama resmen beni tarif ediyordu. Gelinliğimi seçerken ise kendimi hayal ederek seçmiştim. Bana yakışması çok önemliydi tabi bir de Akay olması… Müzik konusunda ise hiç zorlanmadığımı söyleyebiliim çünkü eşimin kardeşinin düğününde çalan grupla anlaştık. Daha önce grubu gözlemlediğimiz için karar vermekte zorlanmamıştık.(Gülüyor)

Özel bir konsept ve süsleme tercihiniz oldu mu?

Düğünümüz gerçekten farklı bir düğündü diyebilirim. Konseptimizde ağırlıklı olarak pembe tonlarını kullandık. Ben pembeyi seviyorum bana göre duyguyu ve saf sevgiyi ifade ediyor. Düğünde misafirlerimize vermek üzere buzdolabı magneti şeklinde lavanta keseleri yapmıştık. Yine nedimelerimin ve güzel annelerimin ellerine incili bilekliklerden çiçek yaptırmıştım. Küçük gelinciklerime de pembe melek kanatlarından almıştım ve ellerindeki beyaz sepetlerde güller vardı. Düğün sandalyelerimiz modern olduğu için tek tük fuşya rengi kurdeleler kullanmıştık. Yine bu güzel günde sevdiklerimizin bize güzel cümleler yazabilecekleri harika bir materyal bulmuştum. Bu bir defter değildi. Sırt sırta vermiş iki büyük C harfiydi ve üzerlerine yazı yazılabiliyordu. Şu anda da odamızın duvarında asılı olarak duran harika bir detaydı.

Gelelim o büyülü ana… “Evet” dediğinizde neler hissediyordunuz?
O an kalbim yerinden çıkacak gibiydi. Çok heyecanlıydık. En özel anımızda hep yapmak istediğim bir şey vardı ve cesaretimi toplayıp onu yaptım ve hala o anı yaşıyor gibiyim. Nikah memuru ilk olarak bana sordu. Ben de Cahit’e baktım daha sonra nikah memuruna dönüp “Hayıııııırrrlısıyla Eveeeeettt” dedim.(Gülüyor) Cahitciğimin kalbi o an durmak üzereydi. Bu yanıtım karşımızda duran kalabalığı da neşelendirmişti. Kalabalıktan alkışlar koptu… Eşimde “evet” dedikten sonra özgürlüğün ve barışın simgesi olan beyaz güvercinlerimizi uçurduk. Her şey çok güzeldi…

Düğün gününüze dair aklınızda kalan başka anılar var mı?
Var tabii ki… Ayakkabısının altına gelin yazmayı unutan gelin mi olur? O kişi ben oluyorum işte…(Gülüyor) Ayrıca sevgili eşimin yakın arkadaşlarıyla bir geleneği vardı. Kimin düğünü olursa o düğünde damadın başına muhakkak bir şey gelirdi. Bizde de kocacığımı curry-pul biber, kimyon ve benzeri baharatlardan oluşan sulu bir karışımla yıkadılar. Neyse ki biz buna hazırlıklıydık da eşimin yedek kıyafeti yanımızdaydı. Düğün gecesi eve geldiğimiz zaman duyduğum sarımsak kokusunu hala unutamıyorum.(Gülüyor)

Son olarak; artık kıdemli bir gelinsiniz ve gelin adaylarına nasıl bir tavsiyede bulunmak istersiniz?
Çok heyecanlı olsunlar ve muhakkak kendi seçimleri olsun. Yardım elbette ki almanız gerekecek ama gerçekten içinize en çok ne sindiyse onu yapın çünkü bu sizin düğününüz. Geriye dönüp baktığınızda “vay be ne güze bir düğün olmuş” diyebilmelisiniz…

12 Eylül 1014’de Di Figaro’da gerçekleşen 350 kişilik kokteylli düğün töreninin organizasyonu yine Di Figaro tarafından yapıldı.

Düğün töreninin pastası Şefler Pastanesi’nden. Bu güzel gecenin fotoğrafları Tahsin İslamoğlu tarafından çekilirken videoda ise İdil Geliç Videography vardı.

Güzel gelinin saçı ve makyajı She Kuaför tarafından yapıldı, gelinlik ise Akay Gelinlik imzası taşıyor. Gecenin müziklerini Re-cord yaparken, solist ise İnci Moreket’ti.

Cemaliye Akınsal Röportajı Ayder Gelin Sayı 18